9 Nisan 2008 Çarşamba

Karşınızdakine (her kimse) güveniyor musunuz?


Giderek insanlar arasındaki ilişkilerin mekanikleştiğini, herkesin içtenlikten uzaklaştığını hissediyor musunuz?
Güven eksikliği sonucunda insanlar aralarına yavaş yavaş görünmez bariyerler koyuyorlar. Güven duymak (ya da duyulmak) ihtiyacımızı giderek karşılayamıyoruz. Bu aidiyet ihtiyacımızı alıp göürüyor tabii ki. Sonrasında ise kişiler daha bencil ve "benim dediğim olacak" diyen iletişim özürlü kişilere dönüşüyoruz.

Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan meselesi gibi, hepsi birbirini tetikliyor, etkiliyor.

"İş Hayatında Güven ve Özgüven" başlıklı bir yazı içerisinde güveni şu şekilde tanımlamış Atilla Filiz;


Güven duygusu, karşımızdakinin ondan beklediğimiz gibi davranacağına olan inancımızı ve gerçekleşmesi umulan şeylerle ilgili olumlu beklentilerimizi ifade eder. Yazının linki

Bu yazıda yazılanlara yakın bir düşüncem var benim, bir yaklaşım, bir bakışaçısı. Birisiyle bir ilişkiye başlarken, ona %100 güven duyduğunu belirtmeye çalışıyorum, özellikle iş ilişkilerinde. Mesela altımda çalışan birine, %100 güveniyorum. Ondan beklentim, ya da onun görevi, bu seviyeyi korumaktır diye düşünüyorum.

Oluyor mu olmuyor, ikinci şans veriyorum, oluyor mu olabiliyor. Güven ile düzeltemeyeceğiniz ilişki yok. İletişimi açık ve düzgün tutabilirseniz olur.

Hiç yorum yok: