27 Mart 2009 Cuma

İletişimi nasıl görüyoruz?


Geçenlerde beni çok ama çok şaşırtan bir yaklaşım, bakışaçısı ile karşılaştım. Bir firma büyük bir değişim programı içerisinde ve de beraber olduğum kişiyle bu değişim programı ile ilgili konuşuyoruz. Nereye kim alınmalı gibi bir noktaya gelmiştik ki...
İletişim ile sorumlu kişi hakkında şu şekilde bir yorum geldi karşıdan:
Ne olacak ki, onun görevi sadece e-mail atmak

Birden iletişimin önemi konusuna girmek, hatta o değişim programının başarısı için önemini konuşmak için inanılmaz bir istek geldi içimden. Bu benim görevim değil esasında ama sordum neden böyle düşündüğünü anlamaya çalıştım. Anladım ki, ne kadar bir iki cümleye sıkıştırsam da kolay olmayacak.
Zaten şunu gördüm ki bu kişi bana atması gereken e-mail'leri de atmadı söz verdiği gibi....
İletişimi nasıl görüyorsanız öyle, iletişimi kuvvetli olan insanlara bakın, işlerinde nasıl başarılar, ilişkileri nasıl onları bir yerlere götürüyor.
Cevap sizde...

9 Mart 2009 Pazartesi

Kaygı – enerji kaybı


Kaygı kötü birşey değildir, kaygı doğal bir tepkidir esasında. İnsanın kaygı duymasının bir sebebi vardır.

İlk önemli olan aşama bunun farkına varmaktır. Neden kaygı duyuyorum sorusuna cevap vermelidir. Yani ortada bir sorun vardır, çözümü bekleyen.Bu soruna cevap çözüm bulamaması sebebiyle kaygı duymaktadır kişi.

Sorun ve çözüm bakşıaçısı olayıdır. Sorun karşısında kaygı içerisinde olan kişi, çözüm seçeneklerini bulamaz zaten; hayalgücü tıkanmıştır. Belki çözüm önündedir ama göremez, algıda seçicilik ona sadece sorunu gösterir durur.

Kaygı konusunda bir başka nokta ise kişinin duyduğu kaygının, esasında gelecek kaygısı olmasıdır. Geçmişle ilgili bir olay değildir kaygı, sadece gelecekle ilgilidir. Devamlı gelecekte ne olacağı konusunda düşünür durur.

Kaygının düşüncesel tarafının yanısıra, bir de bedensel bir yönü vardır. Kaygı size mide rahatsızlığı olarak geri döner. Bir sürü enzimler hormonlar işe karışır. Vücudunuz dengeyi sağlamak için çaba gösterir durur. Ayrıca kaygı size bir de bilmediğiniz kasların kaskatı kasılması olarak geri döner. Kaygı sonucunda neredeyse sıfırı tüketmiş olarak hissedersiniz. Yani aslında tam anlamıyla boşa bir enerji harcamasıdır.

Kaygılı olduğunda insanın çözümü dışarıda aramaması gerekir, çözüm öncelikle içeridedir.
1. Bu anı çözüm anı olarak kabul etmelidir. Bu an ne yapabileceğini düşünmelidir, kendine düşen nedir?.
2. Gelecekte yapılabilecek ne varsa onlar gelecekte yapılacaktır. Geleceke yapılacakları planlamalıdır. Sorun bir anda çözümlenmeyecektir, zaman gerekebilir.
3. Kimlerle çözüme gidebileceğini düşünebilir, yardım isteyecekleri kimler vardır?

Kaygıyla oturup sorunları düşünmek yerine, çözüm ne olabilir onu ortaya çıkartmak gerekli. Ne yapılması gerektiğine inanıyorsa ortaya koymalıdır. Bunları yaptığında bile işin çözüm ayalinde ortaya çıkacak, çözüme inancı artacaktır. Daha iyi olacağına inanacaktır. Bu sayede motivasyonu doğal olarak artacaktır.