31 Ağustos 2008 Pazar

Yarın ne yapıyorsunuz?


Merhaba,
Bu soruyu özellikle herkesin arkadaşlarına hatta kendisine sorması gerek. Bunun sebebi şu...
İnsanlar genelde yarını planlamıyorlar. Hayır hayır, yarın yapılması gereken işler her zaman oluyor biliyorum. Bu işler "genelde" hep başkalarının size atadığı işler oluyor, ya da zorunluluk ile yapılıyorlar. Ancak acaba siz sadece kendiniz için, istediğiniz ya da farklı olacak birşey yapmayı neden düşünmüyorsunuz?
İnsanlarla son zamanlarda beraberken, şunu fark ettim. Ne yapmak istediklerini bilmiyorlar. Değişik birşey yok hayatlarında. Aynı günler haftalar birbirini takip ediyor. İstek duyacakları, heyecanlanacakları birşey yok.
Tatile çıkarken yanında laptop alanlardanmısınız?
E-maillerinize ulaşamadığınızda ne hissediyorsunuz?
Facebook'ta eşinize sevgilinize mesaj atıyor musunuz?

O zaman...

Kurtarın kendinizi bu girdaplardan. Her zaman için değil, sadece kısa bir süre için bile olsa, farklı birşey yapın.

Ben ne mi yaptım, bu haftasonu uzun zaman sonrasında vapurla cmt günü Burgazada'ya ve pazar günü de Kadıköy'e geçtim, Babayani ve Çiya'da yemek yedim, tüneli ve feniküleri kullandım, fotograf çektim, Pera Müzesi'nde Miro'yu gördüm, Cuma gecesi İstiklal'de ateş gösterisini izledim, Meksika ve Venezuella'dan gelen 3 kişinin kukla gösterisini izledim.

Siz ne yaptınız? Yarın ne yapacaksınız?

28 Ağustos 2008 Perşembe

Biraz da hareket gerek....


Biz bazen kantarın topuzunu kaçırıyoruz. Bir konuya odaklanıyoruz, sanki diğer şeyleri önemsizmiş gibi unutup gidiyoruz.
Son zamanlarda bazı konular üzerine çok düşünüyoruz. Evet haklısınız zamanında plansız programsız kontrolsüz işe başlamaktan dolayı çok hata yaptık. Ama planlama nedir onu tam öğrendik mi?
Planlama derken insanlar tüm detaylarıyla herşeyin net olmasını bekliyorlar. "O nasıl bu nasıl, görmeden hareket etmeyelim" deniyor. Sonunda harekete geçemeyen birisi olup çıkıyoruz.
Ben hayatıma planlamacı olarak başladım. Planlamanın ana bazı kuralları vardır, onları sizinle paylaşmak istiyorum:
1. Plan hiçbirşeydir. Yapılan her plan bozulur.
2. Plan bozulduğunda yenisi yapılır.
3. Yani PLANLAMA herşeydir.
4. Yeni planı yapmak, bitirmek için zaman kısıtı vardır.
YAni plan yapmak zorundasınız ve bir zaman gelinc de elinizdekilerle harekete geçmelisiniz.
İnsanlar hep plan yaparak ve strateji geliştirerek duruyor ama harekete geçmeyince bir arpa boyu ilerleme olmuyor. Ve de en önemlisi tecrübe kazanılmıyor.
Bir arkadaşımın lafıyla bitireyim...
"5 düşünen bir aptal kadar yol alamaz!"
Buyrun :)

24 Ağustos 2008 Pazar

Püf Noktası....


Nerdesin deseniz haklısınız. 10 gündür bir proje için detaylı bir çalışma içerisindeydik ve anlımızın akıyla çıktık.
İşin önemi esasında benim ilk defa yeni farklı bir gruba eğitim veriyor olmamdı. Bunun yarattığı gerilim sayesinde çok çalıştık. Sonucu da çok güzeldi, harika bir 3 günlük program sonucunda döndük geriye.
Farklı insanların karşısına çıkmanın yarattığı gerilim insanı çalışmaya zorluyor. Doğrusunu isterseniz son dakikaya kadar tekrar ediyorduk kounlarımızı.
Başka bir taraftan bakılınca da harika bir deneyim, harika insanlarla mükemmel bir paylaşım yaşadık diyebilirim. Paylaşım diyorum çünkü eğitim sırasında ben de bir ton yeni şey gördüm. Benim yaşadıklarımı o kadar farklı şekillerde yaşamışlar, o kadar çok farklı bkış açıları deneyimleri var ki. Oradan dönünce yorgun ama yenilenmiş bir şekilde geldim diyebilirim.
İşte hayatın püf noktalarından biri:
"Ne kadar okuyan mı bilir , ne kadar gezen mi?"

13 Ağustos 2008 Çarşamba

"Zor"un insanı olmak


Geçenlerde bir arkadaşım bana "Sen zorların adamısın" dedi. İşlerin yoğunluğundan dolayı, biraz enerjimi azalmış hissettiğim bir anımda, bu sözler beni tamamen kendime getirdi.

Gerçekten de az zaman içerisinde çok iş yapmak gibi bir çabam var. Ne yazık ki öyleyim. Bir koltukta birkaç karpuz.
İnsanlara hep planınızı yapın, zamanınızı işinizi dengeli yapın diyorum, ama ben de kendimi zorluyorum. Zorlayınca oluyor olmuyor, ama çok enerjisi gidiyor insanın.
Bilemiyorum bu insanın kendi ayarı. Bazı zamanlarda işleri yaymak ve nefes almak gerek, bazen ise kasmak ve çok çabalamak. Neyi ne zaman yapacağınız size, enerjinize, isteğinize kalmış.
Bakmayın bana bazen oflarım patlarım ama sabahında yepyeni olarak uyanmayı da bilirim.
Bir hocamın söylediği gibi, 3 tip enerji var demişti, vucüt - yani fiziksel, kafa -yani düşünce ve duygu - yani istek. Bunlar 0-1 arasında bir değer ve çarpan gibi, birinin azalması toplam sonucu azaltmaya yetiyor.
Sizin hem vücut, hem kafa, hem de duygu enerjimi tam olsun.

8 Ağustos 2008 Cuma

Fark ufak, etki büyük


Bugün hayatımda ilk defa biletli olduğum bir aracı kaçırdım. Yani bir otobüs, gemi ya da uçak olarak ilk defa bir aracı kaçırdım diyorum. Esasına bakarsanız rahat bir insanım, beklettiğim insan çoktur, ama bu şekilde bir olay ilk oldu.

İzmir'e seyahatimiz bu sebeple yarın sabaha kaldı.
Görüyormusunuz 2 dakika ile hayatımda neler değişti, işte etkiye bakın:

1. Neredeyse 100 YTL yandı.
2. Hem benim hem eşimin morali kaçtı.
3. Paparayı yedim tabbi ki, hatta bir ton başka şeyle beraber -kadın usulü :). Ortaya çıkan mutsuzlukla tatilin de başlangıcı tatsız oldu.
4. Bunun yanı sıra, imajım kaydı, bilirsiniz kadınlardan bir hikayeyi 100 defa dinleriz, artık adım çıktı dokuza inmez sekize.

Yani anlayacağınız, bugün keyif kaçtı, yarın da biraz hatta gelecekte de biraz kaçacak. Yani 2 dakika için ödenen bedele bakın.

Suç bende tabii ki, kabul ediyorum, sebeplerini de biliyorum zaten. Bir daha mı aynı şeyi asla yapmam. Aklım başına geldi mi geldi.

Haa bu arada IDO'ya da başvuru yapacağım, 2 dakika ile geç kalınca insan biraz yardımcı olur değil mi? Yook nerdee... Neredeyse, sizin yüzünden gemi boş kalktı diye kızacaklardı.

7 Ağustos 2008 Perşembe

Esas suçlu nerede?


Bugün çok üzücü bir haber aldım.
Motordan düşen polis şehit oldu
Ne yazık ki haberi okuyunca, her zaman karşımıza çıkan bir hastalıkla karşı karşıya geldim. Ne mi?
SUÇU BAŞKASINA ATMAK!
Haberin detayları şöyle;
"... devriye gezerken mıcırlı yolda kayarak kaza yaptı. Bir süre süreklenen motordan düşen ..."
Görüyormusunuz, başlığa bakarsanız suçlu kim? Yazıya bakarsanız suçlu kim? Birilerini devamlı suçlu yapmaya çalışıyoruz. Suç bizde kalmasın da...
Suçlu ayağa kalk!
1. Elbette ki polislerimiz tam teşekküllü korumalar giyebilirlerdi.
2. Elbette ki polislerimiz yolda daha dikkatli sürmeliler. 3. Motor sürmek ayrı bir dikkat ister, yorulmamak gerek.
Hemen buluruz bunları.
Hatta başka suçlu da bulunmuş haberde;
4. "...yoldaki mıcırdan..." Mıcır suçlu, orada durmaması gerek.
Düşünmek, sormak gerekli bence

1. KORUMA EŞYALARI TEMİN EDİLİYOR MU, ZORUNLU KULLANDIRILIYOR MU?
2. SÜREKLİ EĞİTİM VERİLİYOR MU?
3. MESAİLERİNE DİKKAT EDİLİYOR MU?
4. NEREDE YOLA O MICIRI KOYANLAR? KİM ONLAR? MICIR KENDİLİĞİNDEN Mİ GELDİ?!

Haberde bu sorulara cevaplardan bir iz yok. Mesela yoldaki mıcırı kim koymuş, neden orda? Eminim ki de hiç mi hiç adı geçmeyecek.
O kadar çok yoldaki çukur, mıcır ya da kumdan kaza yapan kişi gördüm ki, çoğunun sonu iyi olmadı. Suçlu kolaylıkla motorsiklet sürücüsünde derler, zaten risklidir de. Ama o resmin arkasında esas başka kimler vardır, kimse düşünmez. Suçu başkasına atmayı düşünmüyorum ama suçun birazının da sorumluluğunu hissetse bazıları, eminim ki düzeltmemiz mümkün olabilecek. Oysa -basının da yardımıyla- suçlu ortada, polis ve mıcır, yoksa başkaları değil. Bakış açınızı lütfen genişletin ve başka kimler var işin içinde görün.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Değişiklik yapmak gerek, ufak da olsa...


İnsan beyni aslında tembelliğe yatkındır. Yani bir işi düşünmeden yapmak için elinden geleni yapar. Bir taraftan olayın hep aynı olmasını ve de otomatiğe bağlayarak yapmayı ister. Bu şekilde daha az enerji harcayacaktır.
Bazı olayları, örneğin araba kullanmayı, bisiklete binmeyi, biz bir zamandan sonra düşünmeden yapmaya başlarız. Buna bir çok örnek verebiliriz.
Bu yaptıklarımız aslında ön-bilinç tarafından yönetilmekte, diyorlar. Bu sayede biz alışkanlık oluşturduğumuz davranışları düşünmeden yorulmadan yapıyoruz. Bunun bir de yan etkisi var tabii ki, o da dikkatsizce yapmaya başlıyoruz. Ortamda ufak bir değişiklik olursa bu gözden kaçıyor ve başımıza işler açılabiliyor. Hani "Eli işte gözü oynaşta" olayları da bunlara benzer...
Bunları neden mi anlatıyorum, bugün kafama otopark kapısını yedim. :) Merak etmeyim motordaydım, yani kaskım kafamdaydı. Bana birşey olmadı ama kaskın ön parçasının yenisini almam gerek. Bu neden mi oldu, işte tam benim dikkatsizliğimden, aslında otoparkın inen kapısı önümdeki araçla beraber kalktı, ben de arabayla beraber (aslına bakarsanız inen kapıdan da yırtabileceğimi düşünerek) geçmeye çalıştım. Güm kafaya yedik.
İnsan bazı şeyleri otomatiğe bağlayınca farklı bir yerde işte bu şekilde hatalar yapabiliyor. Dolayısıyla yeni ortamda dikkatli olmak, beyni açık tutmak gerek.Bunun için kişinin kendini devamlı değişik ortamlara gitmeye zorlaması gerektiğini söylüyor bilim adamları. Bu şekilde değişikliklerle hayata renk katıyorsunuz, tekdüzeliğin verdiği sıkıclık ortadan kalkıyor.
Bütün bunları sizin kulağınıza küpe olsun diye yazmıyorum sadece. Otomatiğe bağladığınız nasıl davranışlarınız varsa, siz onları amman dikkatli yapın. Hatta , mesela otomobilinizle işe giderken bazen yoplları değiştirin, yürürken başka yerlerden gidin. Bu değişiklikler göreceksiniz ki sizi daha heyecanlı, hareketli ve mutlu kılacak. Günlük hayatınızda ufak değişiklikler, eve giden yolunuzu değiştirmek, başka birkaç hobi bulmak (spor gibi), görün sizin tekdüze hayatınızda yeni mutlu bir pencere açılacak.

3 Ağustos 2008 Pazar

İstediğini yapmak


"Ölü Ozanlar Derneği"ni izliyorum. Geçenlerde bir kitapta okuduğum dizeler karşıma çıktı...
"Ormanda karşıma iki yol çıktı, ben az kullanılmış olanı seçtim."
R.Frost
İnsanların önüne her an, her dakika bir seçim çıkıyor. Bu seçimlerle hayatımızı ne kadar farklı hale getiriyoruz, farkında değiliz. Seçim yapmayı ciddiye almalıyız, çünkü...
Seçim yapmak, yani kendi seçimini yapmak, ya da seçimini kendin yapabilmek hayatın en güzel şeyidir.
Seçim sana aittir, senin seçimindir.
Seçim acı verir, mutluluk da.
Seçim yaparken kesinlikle vazgeçmiş olduklarımız vardır, bir de kazanmayı umduklarımız -olursa diye.
Seçim zorunluluklar da vardır, kurallar da, asilik de, serserilik de.
Bütün bunlardır. Seçim yaparken aptal olmamak gerekli, ama her zaman da mantıklı hareket edilmez. Sıfırlar ve birler..
Yarın sıfır mı olmak gerek yoksa bir mi, yoksa yoksa doğru cevap başka bir boyutta mı?
Bilemem, size doğru seçimin ne olduğunu ben söyleyemem. Ama unutmayın, seçim yapacaksınız, yapmak zorundasınız. Sadece keşke demeyin sonra, öncesinde düşünün yeter...
Sevgiler...

Not:
Bu arada dün akşam yıldızlara bakarak uyudum. Samanyolunu en son ne zaman gördünüz?