17 Temmuz 2008 Perşembe

Tık! Tık!... Orda insan var mı?


Son günlerde karşı karşıya kaldığım kişiler ticaretin göbeğinde olan, tamamen ekonominin her türlü ufacık dalgalanmasından etkilenen küçük esnaflardı. Onlarla konuştuğumda şunu hep hissettim.
Satışı ya da ticareti dürüst yapan kalmamış mı?
Bu kişiler bundan şikayet ederken ağızlarından kendileri kaçırıyorlar, aslında onlar da birşeyler çeviriyorlar fırsatını bulunca. Ancak başkaları da yapınca şikayet etmeyi biliyorlar.
Daha geniş çağlı bakıldığında aslında tüm ülkemizde neredeyse her yerde var. Hatta insanlar teşvik ediliyorlar, kimse duymazsa yapılabilir, yapmayana eşek deniyor.
En basitinden:
- Trafik kuralları, Hız limitleri, Emniyet şeritleri, Işıklar ve tabelalar.
- Vergi
- Oturduğumuz sitede park yeri düzeni, ya da sokakta düzgün park etme.
- Çevre temizliği, Çöpler
Bunlara dikkat eden düzene uyan kaç kişi kaldı? Listeyi uzatmak mümkün.


İş hayatında ise herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Tam bir savaş var her yerde. Kurumsal tarafta kurum içinde herkes neredeyse düşmüş, müdürüyle savaş halinde olan, yataydakilerin nasıl altını oyarım diye düşünen. Ticaret yapanlar yarışacağız derken aslında birbirini batırmaya çalışıyor. Bugün duyduğum bir hikayede en son bir tanesi intihar etmiş.
Ne yapıyoruz, nereye gitmeye çalışıyoruz?
Türk olmak her zaman savaşmak demek galiba. Savaşacak düşman bulamadığımızda, kendi içimizde birbirimizin altını oyuyoruz galiba!!! Kültürümüz mü bu bizim? İnsanca yaşamak mümkün değil mi?

Belli ki insanlarda ciddi bir değer erozyonu oluyor.
Bunu insanlar da biliyor, rahatsız oldukları belli, ama ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Ben son 4 günümü siz bu durumda ne yapabilirsiniz, ne yapmak istiyorsunuz diyerek geçirdim.
Cevap çok acı: "YAPAMAM" diyorlar.
Bir çıkış yolu bulmak ya istemiyorlar, ya bulma cesaretleri yok, ya da şikayet edip başkası bişiler yapsın demekten öteye gitmiyorlar.

Hiç yorum yok: